Haymana Belediyesi

Gavur Kalesi

Geri
Gavur Kalesi

Dört bin yıllık bir ören yeri olan kale, Hititlerden günümüze ulaşmış nadir eserlerdendir. Gavur Kalesi, ilk olarak 1861 yılında Fransız seyyahlar tarafından keşfedilerek bilim dünyasına tanıtılmıştır. Yapı ve çevresindeki ilk ciddi kazı çalışması, Atatürk’ün isteği ile 1930-31 yıllarında Alman arkeolog H.H. Von der Osten tarafından yapılmıştır. Atatürk, kazı çalışmaları ile yakından ilgilenmiş ve bölgeyi bizzat ziyaret etmiştir. Yapı çevresinde farklı yıllarda, araştırmacılar tarafından kazılar devam etmiştir. Çalışmalarda Gavur Kalesi’nin rölyef ve çevresindeki iri yapının, bir merasim yolu ve rampa ile ulaşılan izole bir dağ tapınağı ya da bir kraliyet mezar anıtı olabileceği kanısına varılmıştır. Rölyefin aşağısındaki yamaçta ve karşısındaki terasta bulunan etrafa dağılmış Hitit seramik parçaları, anıtın izole bir eser olmadığını, aslında bir çeşit yerleşim birimi ile iç içe olduğunu, Hitit döneminde dini bir mekân veya kraliyet mezar tesisi olarak görev yaptığı kanısını desteklemektedir.

Tepe üzerinde bulunan kalenin güneye bakan kaya yüzeyinde, oturan bir tanrıça ve karşısında ayakta duran iki tanrı figürü bulunmaktadır. Bu tanrıların, iki uzun kılıçları, başlarında sivri külahları, kısa etekleri, uçları kıvrık ayakkabıları, tipik Hitit üslubunda yapılmış olduğunu göstermektedir. Tepenin zirve kesiminde ise kiklopik taşlardan örülerek oluşturulmuş sur kalıntıları ve bir odanın kalıntıları mevcuttur. Bu odanın ise Tanrılar için oluşturulmuş bir mezar odası olduğu düşünülmektedir. Bölgede yapılan çalışmalar, sadece yapı ile sınırlı kalmamış ve çevresinde de geniş çaplı bir kazı yapılmıştır. Bu kazıda, Hititlerden sonra bölgede Frig ve Bizans izlerine de rastlanmıştır. Çalışmalar sonucu bölgede bulunan tarihi eserler, Anadolu Medeniyetleri Müzesine teslim edilmiştir.